2 Şubat 2008 Cumartesi


Her şeye rağmen, sana ve acı veren aşkına rağmen


Yağmur damlaları saçaklardan sarkarken gönüllere,puslu bir havanın kasvetinde yazıyorum bunları sana… Uykusuzluğun verdiği delilik zamanlarında gözlerimin altında ki morluklar kadar yoksun düşlerimde.geçmişin şimdilere döndüğü zamanlardır bende ,zamanın durduğu an ve başlarım yazmaya ruhumdan esen rüzgarlarım gibi… Düşünürüm de şimdi seni ; Çelişki dolu bir ruhun en güzel yansımasıydın , şehvetin ile ter kokan yatağımda.gün olur eserdin ruhumda savurur dağıtırdın kimliğimi zamanın esiri ruhlara…an olurdu zamanı durdururdun gözlerinde , alırdın hiçliğin zamansızlığına beni de.erişemezdin çok zaman ruhuma, ruhumu ben sererdim ayakların altına ...ezer geçer miydin beni? Düşünür müsün bazen beni,düşünürüm de bazen bunu.şaşırır gülerim kendime sonra.nasıl çıkmıştın karşıma ve nasıl …nasıldı ama ilk öpüşmemiz ya ilk sevişmemiz?ahhh o ilk ruhuna dokunuşum…kendine sakladığın o ilk gülüş…senin sesine aşık olmuştu ruhum ilk bana söylediğin şarkıyla.şimdiyse nefretine mi dersin aşık ruhum?bomboş bir aşkın gölgesiz izleriydi sanırım yaşadığımız.öyleyse neden hala düşümdesin ? Zaman mumların ömrü kadardır odamda ve düşlerim sonsuzdur bıraktığın izlerde.ben yazarken hala sana ,unutulmuş bir tutkunun külüydüm aslında.aldanma düşlerimin gölgesi kelimelere,inanma yazdığımı düşündüğüm bu çelişkilere.ulaşır mı sana geçmişim bilmem ama var oldun yine bir kalbin zindanlarında.artık duvarlara yansıyan mumların can çekişi gibiydi düşlerin çok zaman ve aşkın gibiydi mumların alevi.hani derler di ya rüzgarın mumu söndürüp ateşi körüklemesi gibi.işte tam böyleydi yaydığımız ateş ve ışık.bir rüzgar olmasa da esen bir üfleyişti belki zaman… Mumlarım yaşlanmaya başladı ruhum kağıtlarda erirken.düşlerinin zamanı tükenmeye başladı ,çelişkilerim gerçeklere sarılırken.sen rüyaların pembeliğinde sürdürürken aşkını bir ben miyim kağıtlarda tüketen düşlerini?sormak isterdim sana gerçeklerini.neyse artık ışığım tükeniyorken bana sana mı saçayım ışıklarımdan.sendin seçen karanlıkları ,bendim yalnız kalan ışıklarımdaki…bir yaprak daha harcamışken kendini bana ben harcamışım aşkımı sana,çok mu dersin…Senden arta kalan benDudaklarımda bir özlem türküsü,gözlerimde gece ve gündüz.İçimdeki sönmek bilmeyen ateşVe sonu gelmeyen bir roman.Sürekli çalan bir radyo,dışarıya açılan bir cam,ruhumda ki yorgunluk,ve içimde ki kalp ağrısı.Uykusuzluğa direnen gözlerim,elimden düşürmediğim kalemim,bitmek bilmeyen telaşlarım ve beni hiç yalnız bırakmayan kedim.Hayata dair,aşk’a dair yazdıklarım,sayfalara döktüğüm çizimlerim,balkon kenarında içime çektiğim dumanlarımVe her gece üst komşu çocuğunun bağlıkları.Yavaş yavaş soğuyan hava,içimdeki sönmek bilmeyen yangın.Hep yarım kalan sevinçlerim ve beni anlamayan sevdiğim.Güneşe inat kararan hava,her gece odamın camından göz kırpması yapan dolun ay .Ve yine uykusuz geçecek bir gece.Ölümü bekler gibi beklediğim sabahlar.Her gün aynı kafamda ki karmaşalar.yine kalem elimde, yine satırlar arasında gelip gitmeler.Ve içimde ki o yalnızlık ateşi. beni benden alıp başka bir diyara sürükleyen umutlarım,her gece yatmadan önce yastığımın altına koyduğum eskiden kalma sevinçlerim ve yine off çekişlerim.İki dudak arasında ki kadeh misali sıkışıp kaldığım dört duvarlarım,ve her şeye rağmen senden sonra kırık olan yüreğimin bir köşesinde saklı tutduğum yaşama sevincim var... (duman)tşkkr :)

Hiç yorum yok: