27 Şubat 2008 Çarşamba

Ey Aşk






(BEN SENDEN KAÇAMADIM AŞKINDAN DA YASAKLIM)

Nereye baksam "gel beni bul" diye haykırıyor AŞK. Takılıp gidiyorum ardından askın sesine. Ulaşmaya çalışırken o sese, yakalamaya çalışırken; tökezliyorum her defasında ona giden yolda Düşüyorum... Her düşüşten sonra, yamalı bir sevda daha bırakıyorum ardımda.Ve anlıyorum her defasında neden hep kaçtığımı sevdalarımı yasamaktan...Ve anlıyorum her defasında neden hep yarım bıraktığımı aşklarımı..Ve anlıyorum her defasında, kendime yasakladığım sevdalarım ve sevdayı yasamamışlıklarım, bitişleri görme cesareti yoksunluğundan başka birşey değil... "Sonsuz ve ölümsüz aşk yoktur" Ama o ses... Ahh o askın beni çağıran sesi yok mu? Tıkayamıyorum kulaklarımı artık. "Bulduğumda yaşayacağım bu sefer" kararlılığı ile koşuyorum hep. Düşüyorum.... En ufak bir sendelemede hemen yeni bir arayışa itiliyor yüreğim, sonra bir yeni arayışa daha, sonra bir yenisine daha..... Bu öyle bir kısırdöngü ki, ayni anda çoğul sevdalar esiyor yüreğime; eş zamanlı aşklar yaşıyorum.. Fırtınayı bekleyen ben, yetinmeye çalışıyorum rüzgârlarla.. Üstelik çoğu rüzgâr bile değil ve aslında ben çoğunu en baştan anlıyorum, kendimi kandırıyorum.. Ama gene de atıyorum aşkın ılık esen rüzgârlarına kendimi. Sonu başından belli yarim yamalak sevdalar yaşıyorum. Her yamalı aşktan sonra daha fazla artıyor açlığım, daha fazla artıyor kana kana içme ihtiyacım.. Her biri için "acaba bu kez doğru kişi mi" diyerek es zamanlı aşklar yasıyorum. Ve ben, her defasında; daha da üşüyen bir yürekle baş başa kalıyorum, daha da yalnız bir yürekle.. Ahh! Ama suç bende, salaklık bende.. Çok şey istiyorum ben!!!! insan olmalı ruh ikizim olmalı,
Zihinsel uyum "olmazsa olmaz" larımın başında geliyor.. Ruhum ile sevişebilecek bir yüreğe sahip beden olmalı yatağımdaki.. Ve eğer mümkün ise.. Lütfen.. Birlikte uyuyup birlikte uyanabileceğim biri olsun bu sefer... Görüyorsunuz ya; ne çok şey istiyorum. Üstelik bu kadar da değil, liste daha uzuyor... Tekrar aşkı yaşamayı yasaklasam kendime, eskisi gibi yarim bırakıp gitmeye karar versem???... mi acaba? Ama hayır, ben artık gerekirse boğulmak istiyorum sevda denizinde. Sonları da yasamak istiyorum artık.. Şimdilerdekilerde değil ama, öncekiler, önceki sevdalarımda hep ışıl ışıl gözler vardı.. sürekli düşünüldüğüm ve düşündüğüm, arandığım ve aradığım, çılgınca özlediğim ve özlendiğim, bulutların üzerinde yaşıyormuş casına yaşnan sevdalardı benimkiler. Hep öyle kalsınlar istediğim için yarim bırakıldılar zaten. istemedim o ışıl ışıl gözlerin doruklanmasını.. istemedim telefonumun nadiren çalmasını. istemedim paranoyalarımla başbaşa kalmayı.. Korktum hep bitislerin acımasızlığından.. Sanırım aşk benden intikam aliyor. Dolu dolu, dopdolu aşkları yaşamadım, yarım bıraktım. "Madem öyle gel böyle" diyor simdi bana... "Gel beni bul" diye haykırırken bir yandan, diğer yandan da "ohh canıma değsin, sana sunduğum fırsatları geri teptin zamanında, kendi düşen ağlamaz" diyor sanki.. Ey Aşk ! Af diliyorum senden iste... Çıksana artık karsıma, savursana beni fırtınalrınla. (her kim yazdı ise yüreğine kalemine sağlık)

2 Şubat 2008 Cumartesi


ÖLDÜN İÇİMDE !!!
Meğer bir anlıkmış ateşin senin
Rüzgarsız yağmursuz söndün içimde
Sana da son oldu böyle gidişin
İşte sen o gece öldün içimde
Bitmeyen aşk yokmuş bitmeyen rüya
Neleri yaşatır neleri dünya
Kapıyı yüzüme vurup gittin ya
İşte sen o gece öldün içimde
Varsın aramızda artık dağ olsun
Bu da unutulur canın sağolsun
Söylenecek son söz 'başın sağolsun'
İşte sen o gece öldün içimde...
ÖLDÜN İÇİMDE!!!
(AHMET SELÇUK İLKAN)

Her şeye rağmen, sana ve acı veren aşkına rağmen


Yağmur damlaları saçaklardan sarkarken gönüllere,puslu bir havanın kasvetinde yazıyorum bunları sana… Uykusuzluğun verdiği delilik zamanlarında gözlerimin altında ki morluklar kadar yoksun düşlerimde.geçmişin şimdilere döndüğü zamanlardır bende ,zamanın durduğu an ve başlarım yazmaya ruhumdan esen rüzgarlarım gibi… Düşünürüm de şimdi seni ; Çelişki dolu bir ruhun en güzel yansımasıydın , şehvetin ile ter kokan yatağımda.gün olur eserdin ruhumda savurur dağıtırdın kimliğimi zamanın esiri ruhlara…an olurdu zamanı durdururdun gözlerinde , alırdın hiçliğin zamansızlığına beni de.erişemezdin çok zaman ruhuma, ruhumu ben sererdim ayakların altına ...ezer geçer miydin beni? Düşünür müsün bazen beni,düşünürüm de bazen bunu.şaşırır gülerim kendime sonra.nasıl çıkmıştın karşıma ve nasıl …nasıldı ama ilk öpüşmemiz ya ilk sevişmemiz?ahhh o ilk ruhuna dokunuşum…kendine sakladığın o ilk gülüş…senin sesine aşık olmuştu ruhum ilk bana söylediğin şarkıyla.şimdiyse nefretine mi dersin aşık ruhum?bomboş bir aşkın gölgesiz izleriydi sanırım yaşadığımız.öyleyse neden hala düşümdesin ? Zaman mumların ömrü kadardır odamda ve düşlerim sonsuzdur bıraktığın izlerde.ben yazarken hala sana ,unutulmuş bir tutkunun külüydüm aslında.aldanma düşlerimin gölgesi kelimelere,inanma yazdığımı düşündüğüm bu çelişkilere.ulaşır mı sana geçmişim bilmem ama var oldun yine bir kalbin zindanlarında.artık duvarlara yansıyan mumların can çekişi gibiydi düşlerin çok zaman ve aşkın gibiydi mumların alevi.hani derler di ya rüzgarın mumu söndürüp ateşi körüklemesi gibi.işte tam böyleydi yaydığımız ateş ve ışık.bir rüzgar olmasa da esen bir üfleyişti belki zaman… Mumlarım yaşlanmaya başladı ruhum kağıtlarda erirken.düşlerinin zamanı tükenmeye başladı ,çelişkilerim gerçeklere sarılırken.sen rüyaların pembeliğinde sürdürürken aşkını bir ben miyim kağıtlarda tüketen düşlerini?sormak isterdim sana gerçeklerini.neyse artık ışığım tükeniyorken bana sana mı saçayım ışıklarımdan.sendin seçen karanlıkları ,bendim yalnız kalan ışıklarımdaki…bir yaprak daha harcamışken kendini bana ben harcamışım aşkımı sana,çok mu dersin…Senden arta kalan benDudaklarımda bir özlem türküsü,gözlerimde gece ve gündüz.İçimdeki sönmek bilmeyen ateşVe sonu gelmeyen bir roman.Sürekli çalan bir radyo,dışarıya açılan bir cam,ruhumda ki yorgunluk,ve içimde ki kalp ağrısı.Uykusuzluğa direnen gözlerim,elimden düşürmediğim kalemim,bitmek bilmeyen telaşlarım ve beni hiç yalnız bırakmayan kedim.Hayata dair,aşk’a dair yazdıklarım,sayfalara döktüğüm çizimlerim,balkon kenarında içime çektiğim dumanlarımVe her gece üst komşu çocuğunun bağlıkları.Yavaş yavaş soğuyan hava,içimdeki sönmek bilmeyen yangın.Hep yarım kalan sevinçlerim ve beni anlamayan sevdiğim.Güneşe inat kararan hava,her gece odamın camından göz kırpması yapan dolun ay .Ve yine uykusuz geçecek bir gece.Ölümü bekler gibi beklediğim sabahlar.Her gün aynı kafamda ki karmaşalar.yine kalem elimde, yine satırlar arasında gelip gitmeler.Ve içimde ki o yalnızlık ateşi. beni benden alıp başka bir diyara sürükleyen umutlarım,her gece yatmadan önce yastığımın altına koyduğum eskiden kalma sevinçlerim ve yine off çekişlerim.İki dudak arasında ki kadeh misali sıkışıp kaldığım dört duvarlarım,ve her şeye rağmen senden sonra kırık olan yüreğimin bir köşesinde saklı tutduğum yaşama sevincim var... (duman)tşkkr :)